0%

Son Zamanlarda Sıkça Duyduğunuz Al Dünyası

Teknolojinin her geçen gün değişmesi ile doğru orantılı olarak değişim gösteren yapay zekâ; herhangi bir bilgisayar ya da bilgisayar bağlantılı bir robotun, gerçek varlıklar tarafından gerçekleştirilen eylemleri yapabilmesi olarak tanımlanabilir. Bilinen bir diğer adı ile Al teknolojisi; makine öğrenimlerinin deneyimlere dayandığı ve insan olmadığı halde insanların gerçekleştirmiş olduğu görevleri yapabildiği bir teknolojidir. Girdiler üzerinde sağladığı uyum ile son derece gelişmiş özelliklere sahip olan yapay zekâ teknolojisinin temeli derin öğrenmenin yanı sıra doğal dil işlemeye dayanır. Al teknolojisinin kullanılması özellikle bilgisayarların ya da tablet modelleri çeşitlerinin işlediği verilerin oldukça büyük olması, ilgili veriler üstündeki biçimleri tanıyarak algılayabilmesi ve hatta yerine getirmiş olduğu bazı görevlere dayalı olan verileri eğitebilmesi bakımından avantaj sağlar. Kısaca özetlemek gerekirse Al teknolojisi aslında insan gibi düşünebilen ve eylemleri uygulayabilen bilgisayar ve robotlardır. Yapay zekânın oluşumu birçok avantajı beraberinde getirirken, insanların uğraş verdiği pek çok iş sektörünü ele almaya başlamasının daha çok bir dezavantaj olduğu söylenebilir. 

Dünden Bugüne Al Teknolojisi

Özellikle bilim ve teknoloji alanında; hesaplama ve algoritma gelişimlerinin yanı sıra veri hacimlerinde sağlanan artış bakımından ilerleme kaydedilmesine olanak tanıyan yapay zekânın ilk tohumları 1956 yılında atılmaya başlamış ve şimdilerde çok daha yaygın bir hale gelmiştir. Ortaya çıktığı dönemlerde Al teknolojisi ile ilgili yapılan çalışmalar daha çok sembolik yöntemler ya da problem çözme gibi konular ile ilintili olsa da sonrasında makine öğrenimi ile birlikte gösterdiği gelişim günümüz itibari ile konuşma, verileri tanıyabilme, tahmin yürütebilme ve görüntüleri algılayabilme gibi derin öğrenmeye dayalı işlemleri yerine getirebilmesine dayanıyor. Yapay zekânın sunduğu olanaklar sayesinde elde tutulan verilerden mümkün olan en iyi şekilde yarar sağlanabilmesi şimdilerde büyük şirketler için oldukça önemli bir yer edinmiş durumdadır. Bunun en mühim nedenlerinden biri de Al teknolojisinin hem daha çok hem de daha derin verileri pek çok katmana ayrılan sinir ağlarını değerlendirerek analiz edebilmesidir. Sinir ağlarının derin olması ise Al teknolojisi ile elde edilen analiz değer ve sonuçlarının sadece geçerlilik bakımından değil aynı zamanda güvenilirlik bakımından da son derece güçlü olmasını sağlıyor. Yapay zekânın en büyük avantajlarından biri algoritmaları kendi kendine öğrenebiliyor olmasıdır. Bu sayede eşsiz veri değerlendirmesini oldukça kolay bir şekilde yapabiliyor. Al teknolojisinin alt dallarından biri olan ve genellikle bilgisayar programlarında veya tablet modellerinde kullanımı sağlanan NLP yani doğal dil işleme; adından da anlaşılacağı üzere insan dilinin anlaşılmasına, yorumlanabilmesine, üretilebilmesine ve hatta analiz edilerek sentezlenebilmesine imkân vermesi ile biliniyor. Yapay zekâ teknolojisi oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. Aslında pek çok insan farkında olmadan bu teknolojiden yaralanmakta ve işlerini çok daha kolay bir şekilde, internet uygulamaları ya da yapay zekâ destekli programlara sahip olan web siteler üzerinden yapabilmektedir. Al teknoloji yazılımının mevcut bulunduğu bütün sistemler sunmuş olduğu ayrıcalıklardan yararlanabilir. Günümüzde en çok gereksinim duyulan alanların başında; bankacılık, imalat alanları, e – ticaret, perakende ya da sağlık sektörü gelir. Kişilere özel reçete okuma işleminin yapılabilmesi ya da özel röntgen çekilebilmesi gibi farklı uygulamalar sağlık alanında dikkat çeken gelişmeler arasında yer alır. Al teknolojisinin yardımı ile kişisel sanal sağlık asistanı da oluşturulabilmesi farklı yenilik ve ayrıcalıkların kullanılabilmesini mümkün kılan avantajlardandır. E – ticaret alanı da günümüzde yapay zekânın yaygın olarak kullanıldığı sektörlerden biridir. Bu teknoloji sayesinde kişiselleştirilmiş önerilerin arz edilebilmesi, müşterilere farklı satın alma alternatiflerinin sunulabilmesinin kullanıcılara kaliteli bir sanal alışveriş imkânı sunar. Ayrıca pazarlama stratejilerinin ya da stok yönetim sistemlerinin daha verimli bir hale getirebilmesi de olasıdır. Finansal kurumlar için oluşturduğu avantajlar sayesinde yapay zekâ bankacılık alanının da tercihleri arasında yer almayı başarır. Bu teknoloji sayesinde çok daha kolay veri yönetimi sağlanabilir, hileli işlemlerin takibi rahatlıkla yapılabilir ve kredi puanlaması hem daha doğru hem de daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Geliştiricilerin de yapay zekâ uygulamalarından yarar sağladığını söyleyebilmek mümkündür. Otomasyon sistemleri, web yazılımları ya da mobil uygulama alanındaki geliştiriciler kendi gereksinimlerini dikkate alarak yapay zekânın avantajlarından en iyi şekilde fayda sağlıyor. 

1956 yılında yapılan Dartmouth Konferansı pek çok tarihçi ve araştırmacı tarafından yapay zekânın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Ancak daha önceki tarihlere gidildiğinde; Aristoteles’in rasyonel sonuçlar sağlayabilmek amacıyla keşfettiği bir kural dizisi ve M.Ö 250 yılında İskenderiye Ctesibius tarafından kendi kendini kontrol edebilen ancak akılcı olmayan bir makinenin yapılması bu teknolojik düşüncenin tarihte yer alan ilk referansları olduğu kabul edilir. 1950 yılında Turing Mind adlı dergide makinelerin düşünüp düşünemeyeceği ana konusu ile hesap makineleri ve zekâ adında bir makale yayımlayan Alan Turing’in ise yapay zekânın ilk gerçek örneklerini sunduğu ifade edilir. Bir sonraki kademe ise Turing testi ile atılmıştır. Bu testin amacı; makinelerin insan konuşmasını, insanlar tarafından ayırt edilemeyecek bir şekilde taklit edip edememesidir. Geçerliliğini günümüzde de koruyan Turing testi halen geliştirilmeye devam ediyor. 1956 yılında yapılan konferansta yapay zekânın tanımı; akıllı makinelerin yanı sıra akıllı hesap programları yapmanın bilimi olarak tanımlandı. Claude Shannon, Marvin Misky ve John McCarty üçlüsü tarafından yapılan bu tanımın 10 yıl içerisinde makineler ile evrimleşeceği ileri sürülse de somut örneklerin ortaya çıkması 1990’lı yıllarda gerçekleşti. Sonrasında teknoloji alanında devleşmiş olan şirketlerin pek çoğu yatırımlarını yapay zekâ üzerine yapmaya başladı. Yapay zekâ tarihinde bir milat olarak kabul edilen olay; IBM’e ait olan süper bilgisayar Deep Blue’nun dünya satranç şampiyonu olan Garry Kasparov’u 1997 yılında yenmiş olmasıdır. Günümüzde pek çok alanda kullanılan Al teknolojisinin özellikle son 10 yıldır çok daha hızlı bir gelişme kaydettiği söylenebilir. Verilebilecek örnekler arasında; konuşmaları algılayabilen ve ticari alanda kullanılan Google Now ya da görüntü içeriğinin tanımlanabilmesine olanak veren ve fotoğrafçılık alnında devrim niteliği taşıyan Google Fotoğraflar yer alır. Yapay zeka teknolojinin dönüm noktalarından biri de Apple markalı cep telefonlarının iPhone 4S modeli ile başlayan ve 2011 yılında piyasaya sürülen Siri yani sanal asistan uygulamasıdır.

Yapay Zekâ Al Nedir?

İnsanlar tarafından gerçekleştirilen görevleri, insan zekâsını taklit ederek yerine getirebilen ve kendini geliştirebilmek için toplamış olduğu verileri yineleyebilen sistem yapay zekâ (Al) teknolojisinin en basit anlatım şekli olarak kabul edilebilir. İnsan zekâsını taklit edebilme özelliği Al teknolojisini diğer teknolojilerden ayıran en önemli faktördür. Öncesinde belirlenmiş olan parametreleri esas alarak ilgili verileri işleyen ve bu doğrultuda bir tepki veren yapay zekâ tüm bunları mevcut olan durumları gözlemleyerek kendi kendine geliştirir. İlgili verileri hem hızlı bir şekilde tespit edebilen hem de sürekli yineleyebilen Al teknolojisi sunduğu sonuçları akıllı algoritmalar ile birleştirerek oluşturur. Yazılım sistemlerinin önemli bir parçası haline gelen yapay zekânın bu denli önem arz etmesinin pek çok sebebi mevcuttur. Kullanıcılar ile oluşturulan etkileşimin en üst düzeyde sağlanabilmesi, var olan ürünlere zeka ekleyebilmesi, kademeli öğrenme algoritmaları ile sitemli bir şekilde çalışarak verilerin programlanmasını yapabilmesi, pek çok sinir ağını kullanarak daha derin veri analizleri elde edebilmesi, tekrar eden öğrenmeyi otomatik bir hale getirebilmesi, verilerden en etkin biçimde yarar sağlanabilmesi adına verilerin eğitilmesini sağlayabilmesi gibi sebepler sağladığı avantajlar arasında yer alır. 

Al Nasıl Çalışır?

Büyük ölçeğe dayanan verilerin yinelemeli işlemlerin haricinde akıllı algoritmalar ile birleştirilmesi yapay zekânın çalışma sistematiğidir. Belli bir sonucu elde edebilmek için art arda gelen birkaç işlemin tümünü gerçekleştirebilen özelliği Al teknolojisinin öğrenme sürecinin otomatik bir hale gelmesindeki en önemli etkendir. Veriler ile bağlantılı olan özellik ya da desenleri işlevselliğe dökebilmek için Al teknolojisi; değişik teknoloji ve yöntemler ile beraber çalışır. Grafik işlem birimleri, makine öğrenimi, derin öğrenme teknolojisi, ileri algoritma, yapay sinir ağı ve bilişsel hesaplama bunlara verilebilecek örnekler arasındadır. 

Al Avantajları Nelerdir?

Günümüzde birçok alanda kullanım sağlanan Al teknolojisinin; 7/24 kullanılabilir olması ve yinelenen görevlerin otomasyonunu aldığı hızlı ve doğru kararlar neticesinde sağlayabilmesi, kurulan iletişimi büyük ölçekte gerçekleşebilmesi için akıllı sistemleri kullanabilmesi, önerilerinin daha gerçekçi olmasının yanı sıra daha az risk olasılığına sahip olması yapay zekânın sağladığı avantajlardan bazılarıdır. Aynı zamanda insan hatalarının en aza indirgenebilmesine verdiği imkân da önemli kılınmasını sağlayan bir başka unsurdur. Şirketler tarafından da büyük bir öneme sahip olan Al teknolojisi; hedef ve stratejik kararlar doğrultusunda sağladığı verilerin haricinde sunmuş olduğu önerilerden kaynaklı olarak ayrı bir önem sahiptir. Maliyetlerin düşürülmesinin yanı sıra verimliliğin artmasında, hizmet ya da ürün kalitesinin arttırılmasında, müşteri memnuniyetlerinin ve deneyimlerinin iyileştirilmesinde, satış oranlarının yükseltilmesinde Al teknolojisinin payı oldukça fazladır. Aynı zamanda iş gücünün hem daha verimli hem de daha gelişmiş olabilmesinde, iş süreçlerinin otomatikleştirilebilmesinde, tedarik zinciri ve lojistik ile ilgili iş süreçlerini en uygun hale getirilebilmesinde de yadsınamayacak bir öneme sahiptir. 

Al Dünyasında Merak Edilen Gelişmeler Nelerdir?

  • Bilim insanları tarafından geliştirilen ve kendini tamir edebilme özelliği ile dikkat çeken prototip sayesinde; araba camlarının ya da kırılmış olan telefon ekranlarının kendi kendini yenileyebileceği düşünülüyor. 
  • Nesli tükenmiş olan hayvan türlerinin yeniden dünyaya kazandırılması amacı ile Harvard Üniversitesinin genetik bilimcileri tarafından Asya fillerine nesli tükenmiş olan tüylü mamut DNA’sı başarı ile aktarıldı. 
  • Kontakt lens ve gözlük kullanımının sona ermesine neden olabilecek biyonik lensin icadı; British Columbia Üniversite’nde görevli olan Dr. Farth Webb tarafından yapıldı. Üstelik bu lensin insan gözüne nakledilmesi sadece sekiz dakika sürüyor.
  • 15 yıl önce ortaya atılan ve imkânsız olduğu varsayılan elektromanyetizmin itici bir güç olarak uzay yolculuklarında kullanılmasının bugün çok da imkânsız olmadığı düşünülüyor. 
  • İlerleyen zamanlarda yapay organ gelişiminin mümkün olabileceği düşüncesi; Harvard Üniversitesindeki biyomühendislerin başarı ile ürettiği sayborg dokusunun eseridir. 
  • Tamamen felçli olan hastalar üzerinde uygulanan ve yeni geliştirilen bir tedavi yöntemi sonrasında beş kişinin istençli hareketler geliştirebildiği gözlemlendi. 
  • Dişlerimizin aslında sinir hücrelerinin kök hücrelere dönüştürüldüğü nokta olduğunu Stockholm’de yer alan Karolinska Enstitüsü araştırmacıları ortaya çıkardı. 
  • Günümüzde kullanılan antibiyotik özellikli ilaçlardan çok daha etkili sonuçlar ortaya koyan ve birçok bakteri çeşidinde bu etkini bariz biçimde gösteren Teixobactin isimli antibiyotik türü geçtiğimiz yıl bilim insanları tarafından keşfedildi. 
  • Karaciğer sorunları üzerinde çözüm olabileceği düşünülen uygulama Kaliforniya ve Gladstone Üniversitelerinin yürütmüş olduğu ortak çalışma sonucunda ortaya çıktı. Yapılan çalışmalar denek hayvanlarındaki cilt hücrelerinin karaciğer hücrelerine dönüştürebileceğini ortaya koydu. 
  • Doğru bir frekans ile yansıtılması halinde lazer ışınlarının atomları yavaşlatabileceği keşfi Nanyang Teknoloji Üniversitesindeki araştırmacıların çalışmaları sonucunda ortaya çıktı. 
  • Kanda bulunan glikoz miktarının bir lazer yardımı ile ölçülebilmesine imkan veren ve diyabet hastalarına özel olarak geliştirilen prototip sayesinde her gün yapılması gereken iğneler tarihe karışabilir. 
  • Aldığı bir damla kanın mikroRNA’sını ışık yardımı ile tarayarak belli kanser türlerinin teşhis edilebilmesine imkân veren ve akıllı telefon ile bağlantılı olarak çalışabilen uygulama Jorge Soto tarafından geliştirildi. 
  • Yaşlanma belirtilerinin yok edilebilmesine ve bunun sonucunda da ilerleyen zamanlarda Alzheimer gibi hastalıkların tedavi edilebilmesine olanak tanıyacak olan çalışma; genç kanın beyin ve kaslar üzerinde gösterdiği gençleşme belirtilerini ortaya koyuyor.  
  • Günümüzde tedavisi olmayan hastalıklardan biri olan HIV virüsünün yok edilebilmesine imkân verebilecek bir aşı bilim insanları tarafından geliştirildi. 
  • Sınırsız bir enerji kaynağı olan füzyon reaksiyonu; trityum ve döteryumu kullanan Kaliforniya Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı çalışmalar neticesinde ortaya çıktı. 
  • 760 milyon öncesinde yaşamış olduğuna inanılan ve bir kum tanesinden daha büyük olmayan Otavia Antiqua adındaki fosil keşfedildi. 
  • Hubble teleskobunun yardımı ile Jüpiter’in uydularından olan Ganymede’in dünyadaki sudan çok daha fazlasına sahip olduğu varsayılıyor. 
  • Nörologların yapmış olduğu çalışmalar sonucunda sahte anıların fare beynine yerleştirilebildiği ispatlandı.